Hizmetler / Cinsel Sağlık

Cinsel Sağlık

CİNSEL HAYATTA MUTLULUK
 
 - Erken Boşalma
 - Geç Boşalma
 - İktidarsızlık - Empotans
 - Penis Boyu Sorunları
 - Orgazm Olamama
 - Cinsel İsteksizlik
 - Vajinismus - Kadınlarda Cinsel İlişkiye Girememe
 - Cinsel Soğukluk - Frijidite
 - Ağrılı Cinsel İlişki – Disparoni
 - Cinsel Kimlik Bozuklukları
 - Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ( Bel Soğukluğu, Frengi vb. )
 - İlk Gece Korkusu
 - Sosyal Fobi ve Panik Atak
 - E-Cinsel Danışmanlık
 - Cinsel Terapi
 - Hipnoz - Hipnoterapi
 - Modern Cinsel Tedaviler
 - Ergenlik Öncesi Cinsel Danışma ve Rehberlik
 - Evlilik Öncesi Cinsel Danışma ve Rehberlik
 - Evlilik ve İlişki Danışmanlığı
 - Evlilik Krizlerine Müdahale
 
Bir erkek partnerine, onun orgazm olup olmadığını sormalı mı?
Kırışan çarşafların arasında ay ışığına batmış gibi terle parlayan bedenlerinin yay gibi gerilmesinden, sımsıkı kapanan kirpiklerinin ihtiraslı kıpırtılarından, derin bir kasılmayla birlikte açılan gözlerinde parlayan o karanlık ışıktan, bir yakarışı andıran iniltilerinden, bir yelpaze gibi açılıp sonra çelikten bir kapan gibi kapanan ince parmaklarından, kimsenin onların bildiğine bile inanmayacağı ve başka hiçbir yerde onlardan duyamayacağı ahlaksız sözcükleri fısıldayan boğuk seslerinden, bir yer sarsıntısıyla yarılan topraktan fışkıran sular gibi ani çağıltılarla yükselen çığlıklarından, hiç kimsenin onlara yapılabileceğine inanmadıklarının yapılması için yakarışlarından, gökyüzüne doğru yükselen bacaklarından, başlarını geriye atışlarından, dipleri terlemiş saçlarının yastığa yayılmasından, itaatkar bir masumiyetle yatağın içinde dönüşlerinden, öfkeli bir kraliçe gibi verdikleri sabırsız emirlerden, sıradağlar gibi birbirini izleyen bir dizi yarım çığlığın ardından son ve uzun bir çığlıkla sonsuz bir siyahlığın içinde kendilerinden kopuşlarından, sonra bazen bir iki damla gözyaşı bazen de sabah rüzgarı gibi ferah bir gülümseyişle, uyanmaya hazırlanan bir su perisinin mahmurluğuyla birkaç dakikalığına gözleri kapalı kendilerini yatağa bırakışlarını gördükten, hissettikten, yaşadıktan sonra da mı?
Bunları yaşayan kadın, her kimle bunu yaşadıysa o erkek onun aşık olduğu insan olmalıdır.
 
Cinsel sırlar, travma ve disfonksiyon
Yeterli kanıt olmamasına karşın, klinisyenlerin büyük çoğunluğu seks terapisi gören çiftlerin cinsel sırları olduğunu kabul etmektedirler.
Terapiye gelen çiftlerin % 75-85’inin eşleriyle paylaşmadıkları bir sır taşıdıkları yönün-dedir. Bu sırların büyük çoğunluğu geçmişteki cinsel deneyimlerden kaynaklanırken, önemli bir kısmı da mevcut cinsel davranışları kapsa-maktadır.
Seks terapisindeki en önemli değerlendirme, ‘yarı yapılandırılmış’ cinsel öykü (McCarthy, baskıda) tekniğidir.
Çiftlerin başlangıç seansının ardından bireysel öyküler için randevu verilir. Bu seans bir veya bir buçuk saat sürer, ancak seçilmiş vakalarda 2 ile 5 seans arası olabilir.
Hikayenin sonunda kişiye hassas veya gizli kalmasını istediği noktaları belirlemesi için fırsat tanınmalıdır. Ardından neden bunların sır olarak kalmasını istedikleri sorulduğunda çok çok az bir kısmı bunun mantıklı bir nedeni olmadığını kabul edip paylaşılmasına izin verirken, büyük ço-ğunluğu çeşitli nedenlerle gizli kalması yönünde karar vermektedirler.
 
GEÇMİŞE AİT SIR TİPLERİ VE SIKLIĞI
Sıklık sırasına göre en yaygın geçmişe ait sırlar:
1. Mastürbasyon veya fantezilerden doğan suçluluk
2. Çocuklukta cinsel suistimal veya ensest
3. İlk ilişkide başarısızlık veya hayal kırıklığı
4. Aynı cinsle seks deneyimlerine bağlı konfüzyon veya suçluluk
5. Kadınlar için, doğum/düşük deneyimi
6. Erkekler için, farklı cinsel uyarım (fetiş gibi)
7. Cinsel yolla bulaşan hastalık kapma
8. Negatif vücut imajı (özellikle penis boyu veya meme boyu/şekli)
9. Tecavüz, cinsel zorlama veya cinsel taciz
10. Cinsel olarak küçük düşürülme ya da reddedilme
Genel tema suçluluk hissi, günah-karlık duygusu ve incine bilirliktir.
Eğer eşi bunu öğrenirse kendisine karşı olan saygısını kaybedeceği ve evliliğin bitebileceği korkusu mevcuttur.
 
Dost kimdir?
Yanında sesli düşünebileceğimiz kişi…Cinsel partner dostluk anlayışımızın neresindedir?
Bu korkular duygusal ve cinsel benliği yıkmaktadır. Bu tür sırlarda geçmişin değiştirilemeyeceği ancak geçmişe ait olumsuz deneyimler ve travmalardan kaynaklanan bilişsel ve duygusal yanıtların değiştirilmesinin faydalı olabileceği bilinmelidir.
Şu iki nokta özel değer taşır: ‘kurban olma, kurtulan ol’ ve ‘iyi yaşamak en iyi intikamdır’ stratejisi mevcuttur.
İlişki sona ermişse açıklanması kolaydır. Erkek partner için yüksek çıkar, düşük bağlılık tarzı ilişkileri açıklamak kolay olmaktadır.
Bu tür ilişkilerin eş tarafından bağışlanma ihtimali de daha yüksek olmaktadır. Kadınlarda en yaygın görülen ilişki tipi ‘karşılaştırma ilişkisi’ dir ve bu durum erkek tarafından duygusal bir ihanet olarak görülmekte ve evlilik yaşamını tehlikeye sokmaktadır.
İster geçmişten gelen ister mevcut cinsel yaşamdan kaynaklananmış olsun cinsel sırlar duygusal bağı ve cinsel fonksiyonları altüst etmektedir. Sırlar veya hassas durumların nasıl ve ne zaman açıklanacağı konusu klinik yargı ve her iki kişinin de hedef ve amaçlarına saygı duyulmasını gerektirir. İdeal olarak sırlar, kişinin utanma ve suçlanma duygularını en aza indirecek ve çiftin cinsel yakınlığını yeniden kuracak tarzda paylaştırılmalıdır.
Açıklama, partnerde anlayış ve empatiyi arttırmakta ve çiftin cinselliğini yeniden canlandırmak için yakınlaşma ve motivasyonu kolaylaştırmaktadır.
Alternatif bir strateji, sırrın detaylarını açıklamama, ancak terapist veya önemli diğer bir kişi (yakın arkadaş, kardeş, papaz) aracılığı ile bu konularla yüzleştirmedir.
 
YAŞLANAN ERKEKTE EREKTİL DİSFONKSİYON VE ANDROJEN REPLASMAN TEDAVİSİ
Dünya nüfusu ciddi bir artış göstermektedir. Bu artış genç popülasyonun artmasından çok yaşlı nüfus artışından kaynaklanmaktadır. Yaşlı popülasyondaki bu anlamlı artış yaşlılık dönemine ait patolojilerin incelenmesi için yeni ilgi ve çalışma alanları ortaya çıkarmıştır. Ürogenital sistem ile ilgili olarak yaşlanan erkeklerde saptanan en sık sorunlar BPH, prostat kanseri, inkontinans ve cinsel fonksiyon azalması veya bozulmasıdır. Özellikle son yıllarda yeni tanı ve tedavi alternatiflerinin geliştirilmesinden sonra sadece var olan patolojilerin tedavisi yeterli görülmemektedir. Günümüzdeki yaklaşımlar ile hem hastalıklar tedavi edilmeli hem de hastaların yaşam kaliteleri üst düzeyde devam ettirilmelidir. Yaşam kalitesi parametreleri içinde cinsel fonksiyonlar çok önemli bir yer tutmaktadır.
Yaşlanan Erkekte Erektil Disfonksiyon Fizyopatolojisi:
Penil ereksiyon psikojenik,
hormonal,
nörojenik, vasküler (arteriyel, venöz) ve penil faktörlere bağlı meydana gelen kompleks bir olaydır.
Yaşlılık sinirleri, arterleri, venleri, kaverno-zal dokuyu ve hormonları az veya çok etkileyen bir süreçtir.
Yaşlanan erkeklerde meydana gelen erektil disfonksiyonun altında yatan nedenler nörojenik (başlatma yetersizliği), arteriyojenik (dolum yetersizliği) ve venojenik (depolama yetersizliği) kökenli olabilir.
Ayrıca yaşlanmaya bağlı seks hormon düzeylerinde meydana gelen değişimde erektil disfonksiyona katkıda bulunan diğer bir faktördür.
Bu sürecin sonucunda da erektil fonksiyonlarda azalma ve hatta kaybolma meydana gelebilmektedir.
Yaşlanmaya bağlı penil dokuda meydana gelen en önemli değişiklikler fibrozis ve düz adale atrofisidir. Fibrozis ve düz adale atrofisi penil erektil dokunun mekanik özelliklerini bozar ve erektil disfonksiyon meydana getirir.
Yaşlanmaya bağlı ED’nin tedavisi: Yaşlanan erkeklerde olan ED tedavisi için, altta yatan organik nedene bağlı olarak tedavi seçenekleri dik-kate alınmalıdır. ED tedavisinde oral ilaçlar, vakum cihazı kullanımı, intrakavernöz enjeksiyon, intrauretral ilaç instilasyonu ve penil protez uygulaması standart uygulamalardır.
Hormonal tedavi başlığı altında düşünülen alternatifler testosteron ve DHEA’dur. Testosteron ile ilgili daha fazla bilgi olmasına karşın henüz DHEA teda-visi ve sonuçları ile ilgili veriler yeterince olgunlaşmış değildir.
Dünyada sigara içmeye karşı yoğun kampanyalara rağmen, özellikle üreme periyodundaki genç yetişkin erkekler arasında sigara içme oranı hala çok yüksektir. Avrupalı 15 yaş üzeri erkeklerin %35’den fazlasının sigara içtiği, 20-39 yaşta bu oranın %46 olduğu, Türkiye ve Yunanistan gibi Avrupa doğusundaki topluluklarda ise %48’ leri bulduğu rapor edilmiştir.
Sigara içimi ile fertilite arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda, sperm yoğunluğu, motilitesi ve morfolojisinde hiçbir değişiklik olmadığı veya anlamlı düşüklüklerin olduğu; LH, testosteron ve prolaktin gibi seks hormonları düzeylerinin ve seminal yuvarlak hücre ve lökosit sayılarının değişmemiş, yüksek ya da düşük olduğu şeklinde bir biri ile çelişen raporlar yayınlanmıştır.

1. Seks bir güzellik tedavisidir.
Bilimsel araştırmaların gösterdiği gibi, kadınlar seks yaptığı zaman büyük miktarda saçları parlaklaştırıp deriyi yumuşatan östrojen hormonu üretmektedir.
2. Yumuşak, gevşemiş halde sevişmek dermatitis, derinin tahriş olması ve deri lekelerinden muzdarip olma ihtimalini azaltmaktadır. Üretilen ter derideki gözenekleri temizlemekte ve derinize parlaklık kazandırmaktadır.
3. Sevişmek o romantik akşam yemeğinde edindiğiniz kalorileri yakabilir.
4. Seks yapabileceğiniz en güvenli sporlardandır. Neredeyse vücuttaki her adeleyi çalıştırıp güçlendirir. 20 tur yüzmekten daha eğlencelidir ve palet takmanız gerekmez!
5. Seks hafif depresyon için anında etkili olan bir tedavidir. Kan akımına endorfinlerin salgılanmasını sağlar ve bu sayede şevk hissi üretir ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.
6. Ne kadar seks yaparsanız, o kadar seks önerisiyle karşılaşırsınız. Cinsel açıdan aktif vücut daha fazla miktarda feromon denilen kimyasallardan salgılar. Bu latif seks parfümü diğer cinsi delirtir!
7. Seks dünyadaki en güvenli sakinleştiricidir. VALİUMDAN 10 KERE DAHA ETKİLİDİR.
8. Her gün öpüşürseniz dişçiye gitmeniz gerekmeyecektir. Öpüşmek tükürüğün dişlerden yemek kalıntılarını temizlemesini desteleyip çürüklere ve plaga neden olan asit düzeylerinin düşürülmesini sağlamaktadır.
9. Seks başağrılarını gerçekten geçirmektedir. Bir sevişme süreci beyindeki kan damarlarını daraltan gerilimleri gevşetebilir.
10. Başım ağrıyo bu gün olmaz diyenlere önemle duyurulur)
11. Bol bol sevişmek tıkanık burunları açar. Seks doğal bir antihistamindir. Astma ve alerjiyle mücadeleyi destekler.
 
1. Cinsel istek (sexual desire)
2. Uyarılma (sexual arousal)
3. Orgazm(Orgazm)
4. Çözülme(Resolution)
 
Cinsel İstek
İlgi, düşünce ve fantaziler ,medial preoptik-hypotalamik, ve limbik sistemlerle ilişkili, serotonin inhibe eder, dopamin aktive eder, devamından testosteron sorumlu
 
Uyarılma
Vajinada vazokonjesyon, genişlik - derinlik artışı ve kayganlaşma,klitoral boy ve çap artışı, glans protrüzyonu,memelerde büyüme ve meme başı ereksiyonu
 
Orgazm
Sempatik sistemce yönlendirilen kasılma cevabı, uyarılma evresinde biriken gerginliğin boşaltılması, tüm cinsel hisler içinde en güçlü ve doyurucu olanı, orgazm esnasında vajina ve perine kaslarında 3-15 adet arası 0.8 saniye süren refleks ritmik düzenli kasılmalar oluşur, toplam 5-20 sn surer, kadında refrakter dönem kısa olduğundan (yaklaşık 5-10 dk) aynı ilişki sırasında veya sık tekrarlayan ilişkilerde birden çok orgazm olabilir. ekstragenital değişiklikler: kalp hızı ve kan basıncında artma, solunum sayısında artma, meme boyutlarında artma, meme başı ereksiyonu ve areolada şişme yüz ve boyunda flashing
 
Çözülme
Orgazmla birlikte uyarılma evresinde biriken tüm gerginlik kaybolur, kadında bir gevşeme ve kendini iyi hissetme duygusu ortaya çıkar.Takiben uyarılma evresinde ortaya çıkan değişikliklerin tümü geri döner.Bu geri dönüş süreci yaklaşık 5-10 dakika surer.
 
Erken boşalma
Cinsel ilişkilerin en az yarısında her iki tarafın da tatmin olmasını engelleyecek kadar kısa sürede boşalmanın meydana gelmesidir. En şiddetli durumunda, ki bu nadir rastlanan bir durumdur, herhangi bir penil uyarı olmadan, yalnızca seksüel uyarıları düşünmek dahi ejakulasyonu tetikler. Ancak daha sık olanı vajinaya penetrasyon sırasında ya da hemen vajinaya girer girmez olanıdır.
Erken boşalmadaki önemli kriter ejakulasyonun erkeğin ve partnerinin isteklerinden önce olması ve bunu seksüel ilişkilerinde sıkıntıya yol açmasıdır. Boşalmanın küçük cinsel uyarılarla ve neredeyse kontrolsüz bir şekilde meydana gelmesi, Cinsel tatminde azalma, Suçluluk, utanç ve hayal kırıklığı hissi erkekleri etkileyen en sık görülen seksüel problemdir.
 
Bazen ilk ilişkiden itibaren ortaya çıkabileceği gibi bazı durumlarda da daha önce problemi olmayan bir kişide daha sonra gelişebilmektedir. Düzensiz cinsel ilişki, kişinin düzenli boşalamıyor olması burada önemli bir faktördür.
Ayrıca ilişkiye verilen önem ve gerginlik yani performansın çok önemli olarak algılandığı durumlarda da ortaya çıktığı görülmektedir. Kişinin ilişkiyi algılayış şekli önemlidir: İlk cinsel deneyimlerin sağlıklı olmayan ortamlarda yaşandığı durumlarda kişinin aşırı gergin ve bir performans gösterme gereği içerisinde ilişkiye yaklaştığı durumlarda erken boşlamanın sık görüldüğünü görmekteyiz.Kişinin olaya verdiği değer, önemin fazla olması, yani performans anksiyetesinin yoğunluğu, düzensiz cinsel ilişki ya da nörojenik hassasiyetin varlığı erken boşalmayı yaratmada önemli faktörler olarak görülmektedir.
Genellikle altta yatan neden psikolojik olsa da nadiren fiziksel bir neden (prostat bezi inflamasyonu veya sinir sistemi fonksiyon bozukluğu gibi) de etken olabilir: Sempatik sinir sistemi hasarı (örneğin abdominal ameliyat sonrası) - Prostat hipertrofisi ve prostatitis - Üretrit - Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) - Bölgesel genito-üriner hastalık - Bölgesel duyu hasarı - Polisitemi - Polinörit vb. gibi organik faktörler etkili olabilir
Ancak yaş ilerledikçe ikincil ereksiyon için gereken sürenin uzaması, tam ereksiyona ulaşamamadan dolayı başvurular sıkça olmaktadır. Ereksiyon tam olamayınca erken boşalma kaçınılmaz olmaktadır.
 
Çoğu zaman evliliklerde eşler bu sorunu kabullenmiş görünür, oysa evlilik dışı bir ilişkiye girildiğinde yeni partner için bu sorun büyük paniğe yol açabilir. Erken boşalma ile ereksiyon da kaybolur. Kadın bu aşamada cinsellikten bir şey anlamaz. Erkek kendini ikinci bir ilişkiye girmeye zorunlu hisseder. Ancak ikinciyi sağlayamadığında paniğe kapılır. Duyduğu gerilim, onu ereksiyon sorununa itebilir. Oysa ikinci ereksiyonu olmaması normaldir. Çünkü 45, 50’li yaşlardan sonra ikinci ereksiyon daha da zorlaşır. Bazı erkeklerde bir orgazmdan sonra ikinci bir orgazm için geçen süre yarım saat, bazılarında 18-20 saat alabilir. Refraktör denilen suskunluk dönemi gençlerde daha kısadır. Aynı yaşlarda insanların bazılarının günde dört, bazılarının bir defa ereksiyon olması da normaldir.
Bunlar tamamen kişinin yapısına bağlıdır.
Öncelikle erkeğin psikolojik yapısını inceleyip psikosomatik bir durum var mı, yoksa uyarıyı arttıran özel bir sebep var mı, araştırılır. Önemli olan bir uzmana başvurulmasıdır. Kişinin boşalmanın kontrolünü elde etmesi için bazı ev ödevleri verilir. Bu ödevler, kişinin boşalmanın kontrolünü sağlaması için kendisinin ve eşiyle beraberken yapacağı birtakım çalışmalardan, bazı egzersizlerden oluşmaktadır. İlaç tedavileri de destek olarak verilmekle birlikte ev ödevleriyle kişinin ilaca bağımlı olmaksızın kendi başına kontrolü sağlaması amaçlanmaktadır. Cinsel tedaviler eğer kişinin başka bir kişilik veya ilişki problemi varsa uygun değildir. Öncelikle kişinin diğer problemlerinin ele alınması ve tedavisi gerekir. Çünkü bu problemler cinsel tedavide engel oluştururlar.Örneğin: kişinin depresyonu ya da partner ile bir problemi mevcut ise cinsel tedaviden önce depresyonunun ve ilişki problemlerinin düzenlenmesi gerekmektedir.
 
CİNSEL EĞİTİM...NE ZAMAN? NASIL?
Kadın ve erkek..
Her birinin kendisine has cinsel özellikleri.
Ergenlik çağı ile birlikte zirveye çıkan cinsel ihtiyaçlar, cinsel problemler.
Evlilik ve aile.
Evlilikte cinsel hayatın tatminkar olması için uyulması gereken kurallar
Hamilelik ve doğum
Çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı
Müstehcenlik ve muzır neşriyat
Toplumda kadın erkek ilişkileri.
Bütün bunlar nedir?
İnsan cinsi hayatının ana başlıkları...
Medya bombardımanı...
Cinsel konuların akıl almaz istismarlara konu yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz.
Bir tarafta cinsel hayat ayıplarla örtülü bir tabu olarak görülüyor.. Öbür yanda, bütün mahremiyet sınırlarına meydan okuyan bir teşhircilik furyası yürütülüyor.. Bu tezat tablosundan ortaya çıkan sonuç: Cinsel hayatta tam bir anarşinin hüküm sürmesi..
O halde...
Dini kaynaklara ve çağdaş ilimlere dayanarak yapılacak bir cinsel eğitim ihtiyacı büyük.
Cinsi konuların insan hayatındaki yeri nedir?
Cinsel hayat hakkında bilmemiz gerekenler nelerdir?
Medyanın olumsuz bombardımanından nasıl kurtulacağız?
Doğru olan nedir?
Neler yanlıştır?
Sevap, ayıp, günah kavramları...
Her şeyden önce... Cinsellik hayatımızın bir parçasıdır. Yüce Kitabımızda’ da şöyle buyrulmuyor mu? İnsanlar iki ayrı cins olarak, “erkek ve dişiden” yaratılmış,, bir çok ayette eşler arasındaki münasebetlerin biolojik ve psikolojik boyutlarına işaret edilmiştir.
Yaradılışımıza yerleştirilen çok önemli bazı temel ihtiyaçlar vardır: Beslenme, barınma,uyku ve cinsellik gibi...
”Şehvet” olarak adlandırılan cinsi arzu (libido, cinsel haz) kadınla erkek arasında yaratılan birbirine yakın ve beraber olma ihtiyacının biolojik temellerden biridir.
Rum suresinin 21. ayetini dinleyelim: “Yine O’ nun delillerindendir ki, size kendi cinsinizden, kendilerine meyil ve ülfet edeceğiniz eşler yarattı.Aranızda merhamet ve sevgi koydu.Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için ,ibret alınacak çok deliller vardır.”
Asrın en önemli fikri şahsiyeti Bediüzzaman İşaratül İcaz’ da nefis bir duygusal yorum yapıyor:
“İnsanoğlunun en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut olmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar. Evet, bir işte hayrete düşen veya bir şeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun, ister ki; birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalblerin en latifi, en şefiki,kısm-ı sani ile tabir edilen kadın kalbidir.”
Her bir hücrenin mikrokozmik seviyede, elektronlarına kadar, en ince bir plan dahilende her türlü ihtiyacını mükemmelen karşılayan Vücut Sarayının Sahibi insanoğlunun bütün ihtiyaçlarını da belli nizamlara bağlı kılarak karşılamıştır.Dinimizin bize kazandırdığı iki temel ölçü olan helal ve haram kıstaslarına göre kurulan bu nizam, insanın her bakımdan huzurlu olmasının şartlarını sunmaktadır.
Madem insanlarda cinsi ihtiyaçlar, arzular yaratılmıştır.Kadın erkeğe, erkek te kadına eğilimli kılınmıştır. O halde aile hayatı ortamında bu duyguların meşru bir şekilde karşılanması sağlıklı ve vazgeçilmez bir husustur.
Dinimizde evliliğe büyük önem verilmiş, cinsel hayatı düzenleyen emir ve yasakların büyük çoğunluğu da bu temel ölçüye göre belirlenmiştir.
Zinanın, homoseksüelliğin,evlilik içinde cinsel hayattan çekilmenin,kısırlaşmanın, şehvetle bakmanın vs.. yasaklanması,cinsi duyguların meşru yoldan, evlilik hayatı içerisinde tatminine dönük prensiplerden bazılarıdır.
Helal ölçülerdeki cinsel yakınlaşma ibadet sınırları içerisinde değerlendiriliyor.
Cinsel ihtiyaçlar kulluk bilinci içerisinde, emredilen prensipler doğrultusunda karşılanması huzur ve mutluluğun olmazsa olmaz şartıdır.
Tehlikelerden arınarak huzurlu ortamı yakalayabiliriz. AIDS gibi cinsel hayattaki tek bir sapma bile insanı nerelere düşürebilir, düşünelim.
 
Cinsel eğitim şart mı?
İslam’ın emir ve yasaklarını öğrenmek, buluğ çağından itibaren aklı başında olan her Müslüman’ a farz ve şart değil midir?
Cinsel bilgiler de doğru kaynaklardan öğrenilmelidir.
Bir kısım ibadetlerin sıhhati,bu bilgilerin bilinip yaşanmasına bağlıdır. Gusül abdestinin hangi hallerde zorunlu olduğunu kavramadan ibadet hayatı sağlık kazanabilir mi?
Çocuklar cinsel farklılıklarını daha iki, üç yaşından itibaren sezmeye başlarlar.
Bildiğimiz anlamdaki cinsel “bilinç” ancak buluğ çağı ile birlikte yerleşmeye başlar.
Cinsel terbiye ve eğitim doğumla başlamalıdır. Kılık kıyafetten davranışlara,oyun ve oyuncaklara kadar pek çok hususta kız ve erkek çocukları farklı yetiştirmelidir.Hz. Hasan’ ın doğumunda sarıldığı sarı giysiyi Efendimiz beyaz bir giyecekle değiştirmiş, renk ayrımının önemine dikkat çekmiştir.
Cinsi terbiye çocukların büyüyüp gelişmesine göre yoğunlaşan bir seyir takip eder. Kızların anneleri, erkeklerin babalarınca eğitilmeye başlamaları yerindedir.
Eğitimin amacı... Çocuğun cinsine has davranışları normal ve sağlıklı şekliyle kazanmasıdır. Çocuktaki tabi gelişme seyri dikkatle izlenmeli, sorularına kaçamaklar, ve yanlış sapkın yorumlar yerine, tatmin edici cevaplar verilmelidir. Azarlamak, baştan savmak zarar vericidir.
İbadetle ilgili cinsel bilgilerin verilmesinde geç kalınmamalıdır.Namaz ve orucun gerekleri öğretilirken bu bilgiler verilebilir. 6-7 yaş civarı uygundur.
7 yaşında en geç 10 yaşında çocukların yatakları, odaları ayrılmalıdır.
En hassas dönem.. Buluğ çağı. Bedenlerdeki farklılaşma ve duygu dünyalarındaki değişmeler, ana, babaların onlarla ciddi bir şekilde konuşmalarını, yol göstermelerini gerektirir.
Artık çocukluktan çıktıkları, yetişkin birer genç kız veya delikanlı oldukları, bedensel ve ruhsal gelişmelerin onlara yüklediği sorumlulukların gereği anlatılmalıdır. Karşı cinsle ilişkilerin düzenlenmesi, cinsel hayatlarında nelerde, nasıl dikkat edip, yasaklardan kaçmaları benimsetilmelidir. İnce ayrıntılara girmek yersizdir. Ancak evlilik hayatına ait meşru bilgilerin sapık, yanlış, kulaktan dolma, art niyetle piyasaya sürülmüş tehlikeli, zararlı “cinsel eğitim” yayınlarıyla karşılanmasının önüne geçilmelidir.
 
Cinsel zekâ nasıl tanımlanır?
Cinsel anlamda iyi kararlar almak ve iyi deneyim yaşamak açısından değerlendirilen beceri, bilgi ve davranışlardır.

Cinsel zekâ nasıl ölçülüyor?
Çiftler, cinsel anlamda ihtiyaçlarını karşılayacak bilgiye sahip mi? Örneğin erkeğin kadının vücuduyla, korunmayla ilgili bilgisi var mı? İletişim becerileri var mı, vücudunu kullanabiliyor mu? Cinsellikle ilgili modern bir tavırları mı var? Cinsellikten zevk almada kendilerine izin veriyorlar mı? Bir kadının regl döneminde cinsellik yaşamasını uygun görüyorlar mı? Bilgi, beceri ve tavırlarla ilgili sorular sorarak cinsel zekâyı tespit edebiliyoruz.
Cinsel zekâ yükseltilebilir mi?
Cinsel anlamda iyi kararlar alarak bunu yapmak mümkün. Cinselliği ifade etmenin yolları var.
Kadınların ve erkeklerin cinsellikten beklentileri farklı mı?
Çok da farklı değil. Kadın da erkek de özel olduğunu hissetmek, seks konusunda rahat olmak ister. Aslında ikisi de aynı endişelerden mustarip: Acaba vücudum iyi mi, yeterince çekici miyim, acaba fantezilerim normal mi, iyi bir partner olabilir miyim?
Seks nasıl daha iyi hale getirilir?
Üç yol var: İletişim, iletişim, iletişim...
Konuşabilmek zor mu?
Zor çünkü, şöyle düşünülüyor: Seksle ilgili gerçekleri dile getirirsen insanlar sana güler, terk edilirsin. Cinselliğin en iyi ve tek bir yolu olduğuna yönelik inanç, doğum kontrolünün olayın romantizmini ortadan kaldırdığı ve kadınlar ile erkeklerin birbirinden çok farklı olduklarıdır. Pek çok insan için orgazm, cinselliğin en önemli parçası değil. Cinsellik esnasında kendini yalnız hissetmek daha önemli sorundur.
 
Cinsel sorunlar vücuttan çok, kendini ifade edememeden kaynaklanır. İsteksizlik başka bir sorun. Ama isteğin az olmasının birçok nedeni var. İstemediğiniz cinsellik nasıldır önce onu belirleyin. Acele, rahatsızlık verici cinsellik mi? Gülme yoksa ve seks endişeyle doluysa bence bunlar makul nedenler.
 
Cinsel isteksizlik nasıl aşılabilir?
Örneğin karşıdakinden daha yavaş olmasını isteyebilirim. Belki odada rahatımı bozan şeyler vardır, belki önce bir duş almak istiyorumdur ve belki de partnerimin dişlerini fırçalaması lazımdır. Bana daha nazik davranmasına ihtiyacım vardır... Tüm bunları yaptıktan sonra hâlâ isteksizlik varsa o zaman 'problem ne?' diye konuşmalıyız. Ama çözemezseniz profesyonel yardım alın.
 
Doğrular ve yanlışlar
1. Öpüşme, dokunma ve heyecan bir kere başladıysa erkek muhakkak cinsel ilişkiye girmeli ve doyum yaşamalıdır.
2. Birçok cinsel problemler doğuştandır.
3. Birçok ereksiyon problemi ilişkideki çatışmalar nedeniyle yaşanır.
4. Vibratör kullanarak tatmin olan kadının ya psikolojik problemleri ya da partnerine gizli bir kızgınlığı vardır.
5. İnsanlar yaşlandıkça cinsel arzu ve beklentilerinde değişme olmayabilir.
6. Sağlık, cinsel hayatın ömrü konusunda önemli faktördür.
7. Bir kere cinsel problem yaşadıysanız, bir daha mutlaka yine yaşarsınız.
8. Çoğu kadın menopoza girdikten sonra cinsel ilişkiye girmek istemez.
9. İlaç kullanımı erkeklerde ve nadiren de kadınlarda cinsel fonksiyonları azaltabilir.
10. Sertleşme ilaçları erkekler ve çiftler için birçok avantaj sunar.
11. Orgazm olmayı arzu eden ve bundan keyif alan birçok kadın ya yeterince olgunlaşmamıştır ya da ahlaksızdır.
12. Penis ölçüsünün, birçok kadının cinsel mutluluğunda hiçbir etkisi yoktur.
13. Heteroseksüel kişiler de bazen hemcinsiyle ilgili fanteziler kurabilir.
14. Kondom kullanan bir erkeğin ilişkiden zevk alması neredeyse imkânsızdır.
15. Eğer bir kişi partnerini arzulamıyorsa bu, sevgi kalmadığı anlamına gelir.
Tüm dünyada her iki çiftten biri cinsel yaşamlarından memnun değil.
Sıklık önemli değil
Sizin durumunuz ne?
 
Eğitimli bir kadının ilk gece kâbusu
Erkek 27 yaşında, özel sektörde çalışıyor. Muhafazakâr bir çevrede yetişmiş. Duygusal, pek çok şeyi kendine dert edinen bir yapısı var. Sekiz aylık evli. Görücü usulüyle evlendiği eşi 20 yaşında. İkisinin de cinsel deneyimi olmamış. Evlenmeden önce erkeğin ilişki girişimleri olmuş ancak ereksiyon güçlüğü yaşadığı için 'başarılı' olamamış. Evlendikten sonra da durum değişmemiş. Ereksiyon (sertleşme) sorunu yaşayan adam, aileden gelen 'Çocuk yapın' baskıları nedeniyle doktora gitmiş.
Gittiği doktor önce kalp-damar, ürolojik, diyabet sorunu olup olmadığını anlamak için tetkikler yaptırdı. Ancak bir bulguya rastlanamadı. Ereksiyon olamadığı ve aile çocuk beklediği için kendini baskı altında hissediyordu. Her seferinde 'olmayacak' diye düşündüğü için performans kaygısı yaşıyordu. Doktor, genç adamın cinsel bilgilerinin çok az olduğunu gördüğü için ona ve eşine okumaları için görsel dokümanları da kapsayan materyaller verdi. Bir de çifte uygulamaları için ödevler verdi. İlk ödevler dokunma, şefkat, birbirinin bedenlerini tanımaya yönelikti. Aşama aşama ödevleri yapıyorlardı. Genç adam kısa sürede yol aldı. Ancak genç adamın eşi de cinsellik hakkında çok az bilgiye sahipti. Erkek doktora gittiğinde eşinin ödevlerde çok mekanik davrandığından şikâyet etti. Genç adama ereksiyonu sağlamak için ilaç verildi. Bunları kullanıp ödevleri yaptılar ve adam ereksiyonu sağladı. Ancak doktor ilişki yasağı koymuştu. Her seansta doktora, "Ne zaman yapabiliriz?
 
Artık ereksiyonu sağlayabiliyorum" diyordu. Ancak izin verilene kadar bu yasaktı. Bu arada ilaçsız da ereksiyon oluştuğunu görünce adamın kendine güveni geldi. Şimdi eşini de doktora gelmesi için ikna etmeye çalışıyor. Tedavide kısa sürede başarı sağlayan erkek, doktora daha önce gitmediği için pişmanlık duyuyor.
 
Vajinismuslu kadınların ortak özellikleri nelerdir?
Her sosyoekonomik grupta görülür ama birçoğu geleneksel ailelerde yetişmişlerdir. Ailede cinsellik konuşulmaktan kaçınılan bir konudur. Hastalar çoğunlukla cinsel birleşme denediklerinde korkuya kapılır. Birçoğunda cinsel birleşmenin çok acıtacağı, kanamanın çok fazla olacağı, penisin cinsel organlarına giremeyecek kadar büyük olduğu, cinsel organlarının çirkin ya da iğrenç olduğu gibi düşünceler vardır.
Birçok vajinismuslu kadın gerçekten sevildiklerine dair kolay kuşkuya kapılır. Bazen eşlerinin yakınlaşmalarını sadece cinsel talepleriyle ilgili olarak yorumlayıp rahatsız olurlar. Kırılgan ve hassastırlar. Sevildiklerinin sürekli hissettirilmesini beklerler.
Cinsel deneyimleri sınırlıdır. Birçoğu daha önce başka erkek arkadaşı olmuş olsa bile flört döneminde cinsel yakınlıkları sınırlı tutmuşlar ve ahlaki ya da dini gerekçelerle cinsel birleşme denemesinde bulunmamışlardır. Eşleriyle de evlenme öncesinde cinsel deneyimleri sınırlıdır. Bazı hastalarda cinsel birleşme korkusunun yanında kendi cinsel organına, eşinin cinsel organına dokunamama, meniden tiksinme gibi yakınmalar ve kaçınmalar da vardır.
Evlilik öncesi denenmeyen cinsel birleşme birçok olguda evlendikten sonra da yorgunluk, düğünde çıkan tartışmalar gibi nedenlerle ertelenmiştir.
İlk cinsel denemede kadın korktuğunu ve kasılmalarının olduğunu fark eder ve eşini iter. Bazı vakalar birleşme girişimi olduğu anda tepki verir. İlk denemeden sonra kadınlar yeni birleşme girişimlerine daha erken tepki vermeye başlarlar.
 
Doktora gitmezler mi?
Çift genellikle sorunun kendiliğinden geçeceğini düşünür ve bir süre daha cinsel birleşme denemesinde bulunur. Ancak çift ilk bir yıl deneme sıklığını azaltır. Bir süre sonra çift artık birleşme denemeden sevişmeye başlar. Daha çok sürtünme biçiminde yürütülen bu sevişmeler sırasına iki taraf da uyarılır ve sonunda genellikle orgazma ulaşırlar. Tedavi isteği vakaların çoğunda çocuk istediklerinde ortaya çıkar. İlk başvuru bir kadın-doğum uzmanına olur. Kadın-doğum hekimleri tedavi için cinsel terapi uzmanı birine gönderir ya da yanlış olarak kadının kızlık zarının kalın olduğu, ameliyat olması gerektiğini ya da bazı rahatlatıcı ilaçlar, alkol tavsiye eder. Bu tedavi girişimleri genellikle hiçbir işe yaramaz.
 
Vajinismus olan kadınlar cinsel istek duymaz mı?
Cinsel istek duyarlar ve cinsel birleşme endişesi olmadığında rahat uyarılır ve birçoğunun yaptığı gibi sürtünerek seviştiklerinde orgazm olabilirler.
Ancak sevişme sırasında çok aktif ve değişik şeyler arayışı içinde olmazlar. Sevişme sırasında arzu ettikleri şeyleri çok dile getirmez, eşlerinden beklerler. Fantezilerinde de cinsel birleşmeyi hayal edemezler.
 
Nasıl tedavi edilir?
Vajinismus tedavisi en kolay cinsel sorunlardan biridir. Uygun tedaviyle başarı oranı yüzde 95'in üzerindedir. Ortalama sekiz haftalık bir tedavi süreci gerekir. Tek seansla tedavi denemeleri bilimsel değildir ve tek seanslık tedavi görenlerin birçoğunda sadece bir kez cinsel birleşme gerçekleştiğini ve daha sonra yeniden tedavi ihtiyacı duyduklarını görüyoruz. Tedavinin esası hastanın yapabildiği cinsel yakınlıklardan başlayarak, kademeli şekilde korkuyu ve kasılmayı yenmesini sağlamak. Sekiz hafta içinde cinsel birleşme korkusunun ortadan kaldırılması ve kasılmaların yok edilmesi amaçlanıyor.
Tedavide gevşeme, imajinasyon, duyarsızlaştırma teknikleri kullanılır. Ayrıca vajinusmusa yol açan etkenlerin çözümlenmesi sağlanır. Her hafta çifte evde yapmak üzere ödevler verilir ve çift ödevlerini ne ölçüde yapabilmişlerse ona göre yenileri verilir. Bazı çiftler ödevlerinde daha hızlı ilerlediklerinden tedavi daha kısa sürer.
Cinsel isteksizliğin fiziksel belirtileri var mı?
Sevişme ya da mastürbasyon sırasında cinsel organda ıslanma, göğüslerin dikleşmesi gibi uyarılma belirtileri ya zayıftır ya da hiç olmaz. Ayrıca cinsel haz da ortaya çıkmaz ya da çok zayıftır. Orgazm ise çoğunlukla olmaz. Cinsel isteksizliği olan kadınların birçoğu cinsel birleşmenin hedeflenmediği evlilik öncesi dönemde ön oyunlara yanıt verebilmişlerdir. Cinsel isteksizlik erişkinliğin başından beri olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir. Başlangıçta normal bir isteğin bulunduğu bir dönemin olması, cinsel isteksizliğin sonradan gelişen bir nedene bağlı olduğunu düşündürür ve tedaviye daha iyi yanıt verir.
İsteksizliğin nedenleri neler?
 
Cinsel isteksizliğin nedenleri biyolojik ve psikolojik olarak ikiye ayrılır. Biyolojik nedenler; koroner yetmezlik, enfarktüs, böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, cinsellik hormonlarının azlığı, tiroid hormonlarının azlığı ya da artışı, epilepsi, beyin kanamaları gibi rahatsızlıklar. Depresyon ilaçları, lityum, bazı tansiyon ilaçları, psikoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da cinsel isteği azaltabiliyor. Psikolojik nedenlere bakıldığında ise keyifsiz, mutsuz ve depresif eğilimli kişiliklerde daha sık görüldüğünü söylemek mümkün. Takıntılı kişilikler, cinsel yönelim sorunları olanlar, cinsel fobiler ve kaçınmalar da isteksizlik yapabilir.
Gebe kalma korkusu da isteksizlikte etkili mi?
Kendini genç bir kız olarak algılamaktan vazgeçmek istememek, anneliğin getireceği sorumlulukları üstlenmeye hazır olamamak ya da doğum yapmaktan korkmak gibi nedenlerle gebe kalmak istemeyen bir kadın isteğini ketleyebilir.
Depresyon isteği azaltır mı?
Depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlık isteği azaltır ya da geçici bir süre yok eder. Cinsel istek azlığı psikiyatrik bir hastalığa ya da tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlıysa, öncelikle hastalığın cinsel isteği etkilemeyen bir ilaç gerekir. Psikiyatrik rahatsızlık düzelme gösterdiği halde isteksizlik devam ediyorsa seks terapisi ya da özel yaklaşımlar gerekebilir.
 
Stres nasıl etkiliyor?
Yas, ekonomik güçlükler, bir yakının hastalığı gibi olaylar ya da hayati önemi olan sorunlar isteği azaltabilir. Belli yaş dönemlerinde cinsel yaşamlarının biteceğine ilişkin yanlış düşünceleri olan ya da yaşın getirdiği değişikliklerden utanan bir kadın da isteğini göz ardı edebilir.
Ayrıca kilo almak, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişiklikler de sekse ilgiyi azaltabilir. Çiftlerin birbirinde aradığını bulamaması, eşiyle mutlu olamaması, kızgınlıklar, hayal kırıklıkları ve çiftlerin eşlerini ebeveyn gibi algılamaları da cinsel isteksizliğe yol açabilir. Örneğin koca, karısının gözünde babasına benzediği ölçüde kadının cinsel isteği ortadan kalkar. Cinsel isteksizlikle başvuran bir çift, aralarında sürekli baba-kız oyunu oynuyordu. Koca karısına kızım, kadın da kocasına baba diye hitap ediyordu. Kadın tıpkı babasıyla yaptığı gibi eşi eve gelirken arayıp "Babacığım çikolata getirir misin?" diyor, kocası da "Olur küçük kızım" diyordu. Bu çiftin tedavisinde bu oyunu bırakmaları ve birbirlerini gerçek kişilikleri ve kimlikleriyle tanımalarını sağlamak yeterli oldu.
 
Cinsel bilgi eksikliğinin isteksizlikteki rolü nedir?
Fazla cinsel tecrübesi ve bilgisi olmaksızın evlenen çiftlerde, kocanın cinsel ilişkide uygun olmayan tutumları, kadının uyarımını, haz almasını engelleyebilir.
 
İsteksizlik nasıl tedavi edilir?
İstek ve tiksinme bozukluğunda nedeni çözmeyi önceleyen, dinamik yönelimli seks terapisi daha iyi sonuç verirken klasik seks terapisine yanıt oranı nispeten düşüktür.
Tedavide isteksizliğin nedenlerine yönelik çözümler daha çok önem kazanır. Erken dönemlere ait, kronik, yaşam boyu özellik gösteren etkenler söz konusu ise sorunun ağırlığına göre dinamik yönelimli seks terapisi veya uzun süreli psikanalitik terapiler tercih edilmelidir. 'Yatakta dikkatimi dağıtıyorsun' diyemedi
 
Kadında uyarılma bozukluğu nedir?
Sürekli veya yineleyici biçimde, cinsel uyarılmanın yeterli bir tepki (ıslanma-kabarma) sağlayamaması ya da cinsel etkinlik bitene kadar bunu sürdürememesidir. Bu sorunun cinsel istek ve orgazm sorunları ile birlikte görülmesi sıktır. Uyarılma bozukluğu, doktora cinsel işlev bozukluğu nedeniyle giden kadınların başvuru nedenleri arasında üçüncü sırada yer alır.
 
Uyarılma bozukluğu neden olur?
Menopoza bağlı östrojen düzeyinde düşme, şeker hastalığı ve bazı ilaçlar (Antihipertansifler, antihistaminikler) neden olabilir. Yetiştirilme ve geleneksel kadın cinsiyet rolü de önemli. Toplumumuzda kız çocukları yetiştirilirken cinsellikle ilgilenmenin ayıp olduğu öğretilir. Kadından beklenen sadece eşine yanıt verebilir olmalarıdır.
Birçok araştırma kadınların önemli bir bölümünün ön sevişme sırasında eşlerine çok az katıldıklarını ya da hiç katılmadıklarını, birleşme sırasında ise çoğunlukla hareketsiz kaldıkları gösterilmiştir. Kadınlar cinsel ilişki sırasında en büyük haz kaynağı olarak 'duygusal yakınlık', 'yumuşaklık', 'sevilen biriyle derin duyguların paylaşımı' gibi duygusal ifadeleri ön plana çıkarırken, erkekler ne kadar iyi seviştikleri ve ne kadar güçlü oldukları ile ilgilidir. Birçok erkek için cinsel yakınlık kendi erkekliğini göstereceği bir sahnedir. Bu gösteri yapma hevesi sınav endişesine de yol açabilmektedir. Kadınlar ilişkiyi kaybetmekten, erkeklerse güçlerini kaybetmekten korkarlar.
Bir hastamın eşi sevişmeye başlar başlamaz, hastanın kulak memesini emmeye başlıyor, hasta da kulağının dibinde çıkan bu seslerden rahatsız olup dikkati dağılıyor ve uyarılamıyordu. Ancak bunu 10 yıllık evliliği boyunca eşine söylememişti.
 
Kimlerde daha sık görülür?
Uyarılma yanında istek ve orgazm güçlüğünde de benzer etkenler var. Mutsuz ve depresif eğilimli kişilikler, takıntılı kişiliklerde, cinsel fobi veya kaçınmaları olanlarda, cinsel ilişkinin bir boyutuna takılanlarda, bazı psikiyatrik hastalarda daha sık görülebilir. Stres ve üzüntü kaynağı olan yaşam olayları, yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, eşe ilgi kaybı, yakınlık sorunları, evlilik çatışmaları, eşin cinsel beceri eksikliği, katı dini ve ahlaki inançlar etkilidir.
 
Nasıl tedavi edilir?
Tedavinin esasını, kadının daha aktifleştirilmesiyle cinsel arzularını keşfedip kendini daha serbest bırakmasının sağlanması oluşturur. Cinsel iletişimi artırıcı tekniklerin yanında istek bozukluğundaki gibi fantezi kurma, öykü yazma, cinsel materyal paylaşılması gibi tekniklerden yararlanılır.
Ancak uyarılma bozukluğunda en önemli şey kadının kendi arzularını aktif bir biçimde cinsel yaşamına dahil etmesidir
Sertleşmede yeterlilik nedir?
İlişkiye girmek için yeterli olan dirençtir. Penisin yumuşak bir şekilde bükülmeyecek olması ve yerle 90 dereceyle açı yapanı yeterli sertlikte olabilir.
 
Sorun en çok hangi mesleklerde görülüyor?
Aşırı stres yaşayan, borsa gibi saniyelik işler yapan herkes risk grubunda.
Anatomik sorunlar erken tespit edilebilir mi?
Çocuklar mutlaka ürolojik bir muayeneden geçirilmesi gerekir. Kız çocukları ergenlik döneminden önce mutlaka tetkikten geçmeli. Erkeklerde testislerin aşağıya inmesi eskiden yedi yaşına kadar problem değilken şimdi iki yaşına kadar inmesi gerektiğini gösteren araştırma sonuçları var. Bazen penis küçüklükleri, enfeksiyonları, idrar yolunun dar olması sorun yaratıyor.
Sertleşme sorununda partnerin yaklaşımı nasıl olmalı?
Kadınlar, bu tür durumlarda hep, "Beni istemiyor, başka arkadaşı var" diye düşünür. Erkek ise panik olur ve hayrete düşer. Eş baskıcı olunca korku, performans kaygısı oluşuyor. Kadın sakin olmalı, üstelememeli, cümleye 'Beni sevmiyor musun?' diye başlamamalı, problem sürerse eşini doktora gitmeye ikna etmeli.
 
Gebelikte Cinselliğin Fiziksel Yönleri
Bilindiği gibi gebelikte belirgin fiziksel değişiklikler oluşmaktadır. Gebelikteki normal fizyolojik değişiklikleri gözden geçirdiğimizde bunların çoğunun gebe kadının cinselliğini dile getirmesini engellediği dikkati çeker. Örneğin erken gebelikteki bulantı-kusmalar, gebenin sıklıkla hissettiği halsizlik ve yorgunluk olumsuz etmenlerdendir. Üçüncü üç aylık dönemde beden değişikliklerinin artmasının yanında öne çıkan yorgunluk hissi nedeni ile kadın açısından cinselliğin söylenmesi beceriksiz ve rahatsız edici durum alır. Kadının arzu ettiği biçimde cinsel yanıt vermesini engelleyen diğer etkenler mide yanması, idrar yapma isteği, kabızlık, fetüsün hareketleri ve bel ağrısıdır. Gebeliğin erken dönemlerinde hormonal ve damarsal değişikliklere bağlı olarak memeler duyarlılaşmıştır. Bu durum cinsel yakınlaşmada olumsuz bir etken olabileceği gibi, ileri gebelik haftalarında orgazmla birlikte süt salınımının ortaya çıkabilmesi hem gebe hem de eşi açısından rahatsızlık verici bir durum yaratmaktadır. Gebelikteki genital organlardaki artmış angorjman durumu cinsel uyarı sonucu daha da belirginleşir. Bunun sonucunda post koital kanamalar daha fazla görülecektir. Vazokonjesyonun neden olduğu dolgunluk hissi orgazmdan sonra da sürebilir ve rahatsız edici olabilir. Aynı biçimde vajinal salgılar da gebelikte artmıştır ve cinsel uyarılma ile çok daha belirgin olur
 
Gebelikte Cinselliğin Psikolojik Yönleri
Cinsel istek ve cinsel işlev pek çok çevresel, kişiler arası ve kişinin kendine özgü etmenlerden etkilenmektedir. Cinsel performansı bilgisizlik, öfke, korku ve çeşitli olumsuz tutumlar değiştirebilir. Gebelikte gebe kadın ve eşi cinsel açıdan stres altındadır. Gebeliğin son üç ayı içinde kadında cinsel istek yitimi olduğu ortaya konulmuştur. Bir çalışmada gebe kadınların %23'ü cinsel aktivitede azalma nedeni olarak cinsel ilgide düşüklüğünü göstermişlerdirCinsel ilgi ve orgazm: Nulliparlarda ilk üç ayda cinsel uyarılma ve performans etkinliğinde azalmaya karşı, multiparlarda çok az değişiklik olduğu;ikinci üç ayda ise cinsel uyarılma ve performansta her iki grupta da iyileşme saptandığı ileri sürülmüştür. Üçüncü 3 ayda cinsel ilgide azalma olduğu olguların çoğu tarafından ileri sürülmüştür. Bir çalışmada birinci üç ayda %28 olan ilgi azalmasının 9. ayda %75' e çıktığı görülmüştür.
 
Doğum Sonu Cinsellik
Bebeğin doğumu çiftin ilişkisini değiştirecektir. Çocuk bakımı yorucudur, yalnızca fiziksel değil duygusal enerji harcamasına da yol açar. Bebek genellikle anne babaya yakındır. Çift, bebek yakındayken koitus yapmaktan çekinecek, ayrı bir odada ise "ya ağlamasını duymazsak" kaygısına kapılacaktır. Bebeğin her ağlamasında süt emzirmenin önerilmesi bu bağlamda olumsuz bir etken olacağı gibi bebeğin ağlamasıyla angorje ve duyarlı olan memelerden süt salınımı olduğu görülecektir. Vajinal lübrikasyon (kayganlık) azaldığından disparonia ortaya çıkacaktır. Doğum sonu dönemde 3-7 ay süreyle cinsellikte azalma bildirilmekte ise de loşianın azalmasıyla çoğu olgunun 2-4 hafta içinde cinsel etkinliğe başladığı anlaşılmaktadır. Bu kadar erken koital aktiviteye dönülmesi önemli komplikasyonlara yol açmamıştır.
1: Seksin vücut görüntüsü ile hiçbir alakası yoktur. Mükemmel olmayan vücutlar da seksten zevk alır, partnerine zevk verir.
2: Eğlenmek de seksin bir parçasıdır.
3: Sekste sıklık önemli değildir.
4: Sekste çekincelere yer yoktur.
5: Çocuklu ailelerde seks bitmez.
6: Sertleşme Sorunu “Tümüyle kafanızda yarattığınız bir sorun” değildir
7: Sertleşme sorunu yalnızca yaşlı erkeklerde görülmez.
8: Cinsel ilişki için çok yaşlı değilsiniz.
9: Çift karşılıklı çekiciliğini yitirmiş olsa bile tekrar elde edebilir. Önemli olan bunu hangi noktada kaybettikleri konusudur.


© 2015 Dr.Moral - Dr.Halil İbrahim ERBIYIK